RAFLARDAKİ ÜRÜNLER BİZE NE DİYOR?
Raflardaki ürünler bize ne diyor ?
Yeni bir ürün hazırladınız ve piyasaya sürmek için fazlasıyla heyecanlısınız. Ürününüzün kalitesinden hiç şüpheniz yok. Hatta rakiplerine göre en iyisi. Normal dünyamız şartlarında kolaylıkla rafların lideri olmayı da hak ediyorsunuz. Peki, bizler normal dünya şartlarında mıyız?
Diyelim ki, yeni ürünümüz terleme önleyici bir deodorant. Diğer birçok benzer ürün içeriğinde alüminyum vb. kanser içeren maddeler mevcut olmasına karşın piyasada çok az sayıda doğal ve katkısız ürün alternatifleri mevcut. Fakat bu ürünler de diğerlerine göre çok daha pahalı ve etkisi kısa. Böyle bir pazarda, alüminyum ve katkı içermeyen, oldukça etkili ve uygun fiyatlı bir ürününüz var. Böyle bir ürünü kullanıcılar yıllardır bekliyor.
Ürününüze fazlasıyla güveniyorsunuz, marka kimliği ve ambalaj tasarımıyla hiç ilgilenmiyorsunuz. Sizin için önemli olan sadece ürün kalitesi.
Beklediğiniz an geldi ve ürününüz raflardaki yerini aldı. Bir tarafta 30-40 farklı içeriğinde alüminyum ve kanserojen madde içeren deodorantlar, diğer tarafta alüminyum içermeyen ve katkısız deodorantlar. Sizinkisi ise tam ortada duruyor. İşte tam bu sırada tüketici hangi ürünün onun için daha uygun olacağına karar verecek. Ürünü denemeden nasıl karar verecek? Bu sorunun cevabını veremeden ürününüzün kalitesi ne olursa olsun rekabette kaybolabilir.
Son 20 yılda markalar diğer rakiplerine göre %200 daha farklılaştı. Bu rakam her geçen gün daha da yükselerek seçimlerimizi daha da zorlar hale geliyor. Geçen yıllara göre 10 farklı deodorant çeşidi varsa bugün 100 farklı deodorant çeşidiyle karşılaşmak mümkün. Online platformlardan bahsetmiyorum bile. Peki durum böyleyken ürünümüzü nasıl ön plana çıkartabiliriz?
Cevap; iyi bir marka stratejisi ve tasarım.
2 tane aynı özelliklerde bilgisayar hayal edelim. İkisi de aynı işlemci, aynı ram ve aynı SSD belleğe ve ekran boyutuna sahip.
Biri 1,149, diğeri ise 1,799 Dolar. İki bilgisayar arasında 650 Dolarlık bir fark var.
Eğer duygularımızı bir kenara bırakıp mantıklı düşünecek olursak, tartışmasız seçeceğimiz bilgisayar uygun fiyatlı olan olacaktır. Hatta ve hatta normalde pahalı olanı tercih eden insanlarla dalga geçeriz değil mi? Fakat günümüzde pahalı olan bilgisayarı seçtiğimizde bununla gurur duyuyor, iyi hissediyoruz. İşte markalaşma algılarımızı bu şekilde yönetir ve duygularımızı yönlendirir.
Peki neden pahalı olan bilgisayarı seçtiğimizde daha iyi hissediyoruz ?
Çünkü; uygun fiyatlı bilgisayar bizimle iletişim kurmuyor. Bir değeri veya fikri temsil etmiyor. Bu nedenle o ürünü aldığımızda bir şey hissetmeyeceğiz. Sadece somut bir bilgisayar almış olacağız. Fakat pahalı olan bilgisayar bizi kulübün bir parçası yapıyor. Bize sosyal statü kazandırıyor. Pahalı olanı almakla farklı düşünülebilen kişiler arasına girmiş olacağız. Bu ürünü alarak markanın vizyon ve ideolojisini de almış oluyoruz. Daha da önemlisi marka ile aynı duyguyu paylaşıyor ve marka elçisi olmuş oluyoruz. Güzel tasarlanmış mağazalarına girdiğimizde kendimizi evimizde gibi hissediyoruz. Hatta birçoğumuz en yeni telefona ilk dokunanlardan olmak için uzun kuyruklarda bekliyoruz. Bunu başkalarına hava atmak için değil, kendimiz için daha iyi hissetmek için yapıyoruz.
Apple’ı dünyadaki en değerli marka yapan da budur. Pazarlamaya ne kadar para harcadıkları hiç önemli değil. HP, Dell veya Sony gibi markalar bu nedenle Apple ile rekabet bile edemiyor.
Dünyanıza ve markanıza geri dönelim. Henüz dev cam pencerelerle kaplı ve yüksek tavanlı büyük mağazalarla uluslararası bir operasyon yürütmek için milyarlarca dolarınız olmayabilir veya reklama harcayacak yüz milyonlarca dolarınız olmayabilir, ancak yine de yapabilirsiniz. Apple bundan oldukça faydalanıyor.
…bunu neredeyse onlar kadar iyi yapabilirsiniz. Nasıl mı? Cevabı:
Doğru bir marka stratejisi ve iyi tasarım.
Sonuç
Doğru yola gitmek için ise profesyonel marka stratejisi, profesyonel tasarım hizmeti ve önemli bir pazarlama bütçesi ayırmaktır.
Birkaç heyecan verici istisna dışında, yeni kurulan şirketlerin veya küçük işletmelerin bu lükse sahip olma ihtimali oldukça düşüktür. Ancak, profesyonel bir marka stratejisine sahip olmaları ve birinci sınıf tasarım hizmetleri almaları kesinlikle mümkün.
İyi strateji, hedef kitlenizle en verimli şekilde nasıl konuşacağınız konusunda size yol gösterir ve iyi tasarım onlara markanızın gerçek potansiyelini göstermenize yardımcı olur. Hatta her ikisi de gerçek pazarlama yapmadan pazarlama ihtiyacının bir bölümünü karşılayabilir.
Marka hikayenizi oluşturun ve bunu tasarımın gücüyle insanlara anlatın. Markanız için yaptığınız en iyi hamlenin bu olduğunu fark edeceksiniz ve bu yatırım sizi her seferinde haklı çıkaracak!